25 Ekim 2012 Perşembe

YENİDEN MERHABAAA...



Aranıza tekrar dönmek istiyorum, tabii kabul edersenizzz? Uzun zamandır yayın yapmadığım için bu sadece bir deneme.

22 Ekim 2008 Çarşamba

Uluslararası Arkadaşlık Ödülü


Canııııııııııııımmmmmmmmmmm,
İlkay'ım,
PAPATYA'M,
Benim BİRİCİK'İM,


Beni ne kadar mutlu ettin gene bugün bilemezsin, hatta tahmin bile edemezsin.
Neden, biliyor musun?
Düne kadar iş yerinde çok yoğundum. Bu gün de işlerim vardı ama sabah biraz bloglara bi bakayım çok ara verdim sonra devam ederim dedim. Veee bu ödülleri, tüm blogların birbirlerine ödül verdiklerini vs.okudum.
Çooookkk hoşuma gitti, ama bir o kadar da üzüldüm.
Çünkü, düşündüm ki, ben yayınladıklarımı blog manşete de girdiğim halde malesef hiç yorum almadıklarını gördüm. Ve dedim ki kendi kendime yorum alamıyorsun, değil ki uluslararası arkadaşlık ödülü!!!
Çokkkkk sağol, Çooookkkk teşekkür ederim, benim biricik Adana'lı arkadaşımmmm...

Ama bu arada tüm blog kardeşlerime sesleniyorum. Lütfen hiç kimse üzerine alınmasın, kimseye sitemim yok. Sonuçta benim bloğum daha çok yeni. Ve hatta, daha çoook fazla düzenlenmeye ihtiyacı var. İşin kötüsü bazı işlemlerin nasıl yapıldığını da bilemiyorum. Neyse öyle veya böyle şu blog dünyasına çoookk uzun zamandır isteyip de sonunda küçük de olsa bir adım atabildim ya! Artık gam yemem.
Hatta ve hatta bir de canım arkadışım, ilkay'ım Papatyam'dan bir de Uuluslararası Arkadaşlık ödülü aldım ya Artık hiç gam yemem.
Oleeeeeeeeeeeyyyy, ben de ödül aldıııııııııımmmm.
Teşekkür ederim İLKAY'IMMMM...

Şimdi de sıra bu ödülü almanın gereği olarak ben, sevgili blog arkadaşlarımı ödüllendirmeliymişim. Hemen geçiyorum ozaman, hem de büyük bir zevkle!!! Öncelikle Adana'lı olduklarını bilmiyordum ama şimdi büyük bir memnuniyetle öğrendiğim Adana'lı blogcuları ödüllendiriyorum. Arkasından takip etmekten çok hoşlandığım Cafe Gusto (Serpil)'i ve Huysuz Balığın Önerileri (Esin)'i...
Yaaaa ben herkesi ödüllendirsem olmaz mııı yaaaaaaa!!!
Benim gibi uyduruk ve çok yeni bir blog bile ödül aldığına göre bence herkesler dünden hakediyorlar bu ödülü...
Eveet arkadaşlar duyduk duymadık demeyin ben tüm blogcuları ödüllendiriyoruuuummm.
Hayırlı olsuuunnn...
Ama burada işin gereğini tekrar açıklamak istiyorum.

Dünya çapında arkadaşlarınız olan bloggerları tanıtmak amaçlı bir ödül. Ödül sürekli alıcı tarafından devrediliyor ve her alan kişi kendine gönderenden 1 fazla kişiye yollamalıymış bunu. Ödülün aynı kişilere dönmemesi için arkadaşınızın listesindeki blogları eklememeniz gerek, tekrar teşekkür ederek ben bu bloğu okuyan herkesi ödüllendirmiş oluyorum, haberiniz olsun.
KURALDIŞI BELKİ AMA, OLSUUUUUUUUUNNNN.
BU ÖDÜL BANA KURALSIZ OLARAK GELDİ, BEN DE KURALSIZ OLARAK BLOĞUMU OKUYAN HERKESİ ÖDÜLLENDİRİYORUMMMM


Deniz Sefam....Sema'm...


Huysuzum...Esin'im...


Penguenimiz...Gaye'm...


Mutfak doktorumuz...Nirvana'mız...

Adana Sofra'mızı... + CHEZ MOI


Selda'mızı...

Özlemimizi...

Yayla Sakızı

Veeee Kuralı bozduğum için sizlerden çok özür dileyerek beni bu blog dünyasına girmem için cesaretlendiren arkadaşımı SEVGİLİ PAPATYAM'I ödüllendiriyorum...
Teşekkürler Papatya'm...

YOĞURTLU ÇORBA


Selam dostlar,

Gene biraz ara vermek zorunda kaldım. Vee sanırım bu hep böyle gidecek. Niye diye sormayın, öyle oluyor işte! Bu da yine çooook önceleri yapmış olduğum bir tarif, ama yayınlamak bugüne kısmetmiş. Neyse geç olsun güç olmasın :))

YOĞURTLU ÇORBA (2 Kişilik)

Malzemeler:
-) 1 yumurta
-) 1 su bardağı yoğurt
-) 1 çorba kaşığı un
-) 1/4 su bardağı pirinç
-) 5 su bardağı su
-) yağ, kuru nane

Yapılışı:
1-) 5 su bardağı su ve 1/4 bardak pirinci, pirinçler yumuşayıncaya kadar kaynatın.


2-) Yumurta, yoğurt ve unu bir kapta karıştırıp, kaynayan pirincin üzerine yavaşça dökün ve karıştırın.


3-) İsterseniz üzerine, isterseniz servisten sonra üzerine kurunane yağda yakıp karıştırın.

4-) Tabiii bu arada sizler tuzunu da unutmayın. Bizim evde yemekler tuzsuz pişer de. :)))

Afiyet Olsun.
Sevgiyle Kalın...

16 Ekim 2008 Perşembe

HMMM! SALÇALI BİFTEK...



Bu muhteşem lezzeti Portakal Ağacı'nda gördüm ama üzerinde kendi damak tadımıza göre birkaç ufak değişiklik yaptım. İlk denemem harikaydı, teşekkürler Portakal ağacı! Teşekkürler Hatice! Henüz nasıl yapıldığını çözemediğim için sizi Sevgili Hatice'nin sitesine yönlendiremiyorum. Bunun için Hatice'den özür diliyorum.

Şimdi gelelim O MUHTEŞEM LEZZETİN TARİFİNE...

SALÇALI BİFTEK...



Ben herşeyi göz kararı yaptım.
Önce biftekleri çok az zeytinyağında arkalı önlü kızarttım.
Daha sonra üzerine biraz sıcak su ilave edip iyice pişmelerini sağladım.



Ayrı bir kapta 1 çorba kaşığı domates salçasını, 1 su bardağı kaynamış su ile ezip üzerine tuz, karabiber ve kekik ilave ettim.



Bu sosu, suyunu çekip iyice pişmiş olan bifteklerin üzerine ekledim.
İsterseniz bundan sonra da fırına verebilirsiniz. Hatta üzerine kaşar ilave edip, lezzetini ve aynı zamanda kalorisini daha da arttırabilirsiniz.
Tercih tamamen size kalmış! Yanında da karnıbahar ograten! Patates, pilav gibi değişik tercihler de gene size kalmış.

Afiyet Olsuuuunnn... :)

HARİKA BİR ÜÇLÜ... TULUM PEYNİRİ-KAVUN-FIRINDAN YENİ ÇIKMIŞ SICCCCAK PİDE



Geçen gün çok sevgili arkadaşım Suna'cığım bize harika bir hediye getirmiş, çoookk uzaklardan, Elazığ'dan. Elazığ'ın meşhur tulum peyniri. Küçükken yengeme her gittiğimizde bize kendi yaptığı çörek otlu tulum peynirinden çıkarır ve sıcak pideyle beraber ikram ederdi. İşte o yüzden tulum peyniri beni hep çocukluğumun o mis kokulu günlerine götürür. Tulum peynirini çok sevmemin nedeni de budur belki!



Neyse çok uzatmıyayım, peynirin geldiği gün evde yemek olmasına rağmen dayanamayıp, tulum peyniri-kavun ve fırından yeni çıkmış sıccccak sımsıcak pide üçlüsünü yemeyi tercih ettik eşimle. Lezzet bir harikaydı ve sıcak pideyi soğutmamak adına fotoğrafından da belli olduğu üzere ancak bitmeye yakın aklımıza gelebildi, görüntülemek.

Evet! Lezzet harikaydı ama hepsinden de önemlisi,
bütün lezzetlerden de harika olanı,
benim canım arkadaşımın, Suna'cığımın,
benim çok sevdiğimi hatırlayarak uzaaakk diyarlardan gelirken bizleri düşünmesiydi. Ben ve eşim, beni o eski günlerime götüren (ayrıca sayemizde çooookkkk ..... şeylere katlanan, onlar ne olduğunu iyi bilirler!) sevgili arkadaşım Suna'ya ve eşine buradan çoookkkk teşekkür ediyoruz! Ayrıca biricik kızlarını sevgili Sinemis'imizi koccamaaan öpüyoruz. İyi ki varsınız! İyi ki sizi tanımışız!

15 Ekim 2008 Çarşamba

Bir Dilim Kakaolu Keke Ne Dersiniz?



Merhabalar,

Biliyorum uzuuuuuuuuuunnnn bir süre oldu görüşmeyeli ama...
Bazen sizin de bildiğiniz gibi tüm blog sahiplerinin başına gelen rehavet veya vakit ayıramama olayı benim de başıma geldi. Dolayısıyla bu uzun aradan sonra sizlerle bir dilim (benim en çok sevdiğim kek türü olan) kakaolu kek ve yanında sizlerin sıcak dostluğu gibi sıcaaakkk sımsıcak bir çay iyi gider diye düşündüm. Şimdi gelelim, ölçülerini kendi kafama göre değiştirdiğim pratik kek tarifimizeeeee...

KAKAOLU KEK



-) 2 yumurta
-) 1,5 su bardağı şeker
-) 1 su bardağı süt
-) 3/4 su bardağı sıvıyağ
-) 2,75 su bardağı un
-) vanilya
-) kabartma tozu
-) 1,5-2 kaşık kakao

Tüm kekler gibi yapılıp, afiyetle yenilir. Afiyet, bal, şeker olsun... :)

23 Eylül 2008 Salı

KIIIIPPPPKIIIIRRRRRMIZIIIII ÇİLEK KOMPOSTOSU



Günaydııınnnn...

Bugün sizinle Adana yazının alaca sıcağında yapmış olduğum çilek kompostosunu paylaşmak istiyorum. Özellikle evde çürümeye yüz tutmuş çilekleriniz varsa ve çilek reçeli yapmak istemiyorsanız, onun yerine harika bir tad olan çilek kompostosunu deneyebilirsiniz. Ben önceleri çilekten komposto yapılabileceğini hiç düşünmemiştim ama sevgili adaşım Şebnem'in sayesinde denemeye karar verdim. Adaşıma burdan bir kez daha teşekkür ediyorum!..

Bir iki ufak ayrıntı dışında bu da diğer kompostolar gibi yapılıyor.

ÇİLEK KOMPOSTOSU NASIL YAPILIR?

Ben herşeyi göz kararı yaptım, ama muhteşem oldu.
Yani göz kararı (5-6 bardak mesela) suyu ve ağız tadınıza göre şekeri (1-2 bardak şeker mesela) kaynatıp, kaynayan suya çileklerinizi yıkayıp, (büyüklerse ikiye bölerek) atıyorsunuz. Çok az da beraber kaynatıp altını söndürüyorsunuz.
TAMAMDIR. İŞTE HEPSİ BU KADAR.
Çok basit değil mi?


YAZARIN TAVSİYESİ: Tadı ve özellikle KIPPPPKIRMIZIII RENGİ bir harika. Mutlaka denemeye değer...
Gerçi biraz vakitsiz bir tarif mevsimi gereği ama... :))

Birkaç ufak ipucu vermek istiyorum. Çilek kompostosunu yaparken diğer kompostolardan farklı olarak, su kaynadıktan sonra çilekleri çok az kaynatıyorsunuz. Hatta hiç kaynatmayabilirsiniz de. Çünkü çilekler çok kaynarlarsa dağılıp o güzelim görüntülerini kaybedebilirler. Çileklerinizin bu olaya maruz kalmasını istemezsiniz değil mi?

İkincisi de gene adaşımın tavsiyesi! Kompostonuzu birkaç dilim muz ile süsleyip servis yapabilirsiniz. Tadı çok güzel oluyormuş. Ben muz olmadığı için deneyememiştim. Ama muhteşem bir tad olduğuna eminim. Bir dahaki sefere mutlaka muzla deneyeceğim.

Bir de çilek kompostosunda benim en hoşuma giden şey REN-GİY-Dİ. Harika bir kırmızısı oluyor ve beyaz kaselerin içinde kıpkırmızı rengiyle sofranıza ayrı bir renk ve ahenk veriyor. Sanki sofraya daha bi canlı, daha bi neşeli oturuyorsunuz. İçiniz enerji doluyor sanki...
Üzgünüm size beyaz kaselerin içindeki o harika görüntüyü almamış olduğumdan sunamayacağım. Ama onun yerine çilekli masa örtümle çok harika bir uyum sağladığını düşündüğüm yukarıdaki fotoğrafı yayınlıyorum.

Hıımmm, bu arada rengi harika bir kırmızı olan bir başka komposto daha var ki şu anda tam mevsimi. KIRRRRRMIZI ERİK KOMPOSTOSU. İnşallah ileriki günlerde onu da paylaşırım sizlerle, ama bikaç gün önce yaptığım KIRRRRMIZIIII ERİK KOMPOSTOSU fotoğrafını cekemeden bittiiiiiiiiii...