22 Ekim 2008 Çarşamba

Uluslararası Arkadaşlık Ödülü


Canııııııııııııımmmmmmmmmmm,
İlkay'ım,
PAPATYA'M,
Benim BİRİCİK'İM,


Beni ne kadar mutlu ettin gene bugün bilemezsin, hatta tahmin bile edemezsin.
Neden, biliyor musun?
Düne kadar iş yerinde çok yoğundum. Bu gün de işlerim vardı ama sabah biraz bloglara bi bakayım çok ara verdim sonra devam ederim dedim. Veee bu ödülleri, tüm blogların birbirlerine ödül verdiklerini vs.okudum.
Çooookkk hoşuma gitti, ama bir o kadar da üzüldüm.
Çünkü, düşündüm ki, ben yayınladıklarımı blog manşete de girdiğim halde malesef hiç yorum almadıklarını gördüm. Ve dedim ki kendi kendime yorum alamıyorsun, değil ki uluslararası arkadaşlık ödülü!!!
Çokkkkk sağol, Çooookkkk teşekkür ederim, benim biricik Adana'lı arkadaşımmmm...

Ama bu arada tüm blog kardeşlerime sesleniyorum. Lütfen hiç kimse üzerine alınmasın, kimseye sitemim yok. Sonuçta benim bloğum daha çok yeni. Ve hatta, daha çoook fazla düzenlenmeye ihtiyacı var. İşin kötüsü bazı işlemlerin nasıl yapıldığını da bilemiyorum. Neyse öyle veya böyle şu blog dünyasına çoookk uzun zamandır isteyip de sonunda küçük de olsa bir adım atabildim ya! Artık gam yemem.
Hatta ve hatta bir de canım arkadışım, ilkay'ım Papatyam'dan bir de Uuluslararası Arkadaşlık ödülü aldım ya Artık hiç gam yemem.
Oleeeeeeeeeeeyyyy, ben de ödül aldıııııııııımmmm.
Teşekkür ederim İLKAY'IMMMM...

Şimdi de sıra bu ödülü almanın gereği olarak ben, sevgili blog arkadaşlarımı ödüllendirmeliymişim. Hemen geçiyorum ozaman, hem de büyük bir zevkle!!! Öncelikle Adana'lı olduklarını bilmiyordum ama şimdi büyük bir memnuniyetle öğrendiğim Adana'lı blogcuları ödüllendiriyorum. Arkasından takip etmekten çok hoşlandığım Cafe Gusto (Serpil)'i ve Huysuz Balığın Önerileri (Esin)'i...
Yaaaa ben herkesi ödüllendirsem olmaz mııı yaaaaaaa!!!
Benim gibi uyduruk ve çok yeni bir blog bile ödül aldığına göre bence herkesler dünden hakediyorlar bu ödülü...
Eveet arkadaşlar duyduk duymadık demeyin ben tüm blogcuları ödüllendiriyoruuuummm.
Hayırlı olsuuunnn...
Ama burada işin gereğini tekrar açıklamak istiyorum.

Dünya çapında arkadaşlarınız olan bloggerları tanıtmak amaçlı bir ödül. Ödül sürekli alıcı tarafından devrediliyor ve her alan kişi kendine gönderenden 1 fazla kişiye yollamalıymış bunu. Ödülün aynı kişilere dönmemesi için arkadaşınızın listesindeki blogları eklememeniz gerek, tekrar teşekkür ederek ben bu bloğu okuyan herkesi ödüllendirmiş oluyorum, haberiniz olsun.
KURALDIŞI BELKİ AMA, OLSUUUUUUUUUNNNN.
BU ÖDÜL BANA KURALSIZ OLARAK GELDİ, BEN DE KURALSIZ OLARAK BLOĞUMU OKUYAN HERKESİ ÖDÜLLENDİRİYORUMMMM


Deniz Sefam....Sema'm...


Huysuzum...Esin'im...


Penguenimiz...Gaye'm...


Mutfak doktorumuz...Nirvana'mız...

Adana Sofra'mızı... + CHEZ MOI


Selda'mızı...

Özlemimizi...

Yayla Sakızı

Veeee Kuralı bozduğum için sizlerden çok özür dileyerek beni bu blog dünyasına girmem için cesaretlendiren arkadaşımı SEVGİLİ PAPATYAM'I ödüllendiriyorum...
Teşekkürler Papatya'm...

YOĞURTLU ÇORBA


Selam dostlar,

Gene biraz ara vermek zorunda kaldım. Vee sanırım bu hep böyle gidecek. Niye diye sormayın, öyle oluyor işte! Bu da yine çooook önceleri yapmış olduğum bir tarif, ama yayınlamak bugüne kısmetmiş. Neyse geç olsun güç olmasın :))

YOĞURTLU ÇORBA (2 Kişilik)

Malzemeler:
-) 1 yumurta
-) 1 su bardağı yoğurt
-) 1 çorba kaşığı un
-) 1/4 su bardağı pirinç
-) 5 su bardağı su
-) yağ, kuru nane

Yapılışı:
1-) 5 su bardağı su ve 1/4 bardak pirinci, pirinçler yumuşayıncaya kadar kaynatın.


2-) Yumurta, yoğurt ve unu bir kapta karıştırıp, kaynayan pirincin üzerine yavaşça dökün ve karıştırın.


3-) İsterseniz üzerine, isterseniz servisten sonra üzerine kurunane yağda yakıp karıştırın.

4-) Tabiii bu arada sizler tuzunu da unutmayın. Bizim evde yemekler tuzsuz pişer de. :)))

Afiyet Olsun.
Sevgiyle Kalın...

16 Ekim 2008 Perşembe

HMMM! SALÇALI BİFTEK...



Bu muhteşem lezzeti Portakal Ağacı'nda gördüm ama üzerinde kendi damak tadımıza göre birkaç ufak değişiklik yaptım. İlk denemem harikaydı, teşekkürler Portakal ağacı! Teşekkürler Hatice! Henüz nasıl yapıldığını çözemediğim için sizi Sevgili Hatice'nin sitesine yönlendiremiyorum. Bunun için Hatice'den özür diliyorum.

Şimdi gelelim O MUHTEŞEM LEZZETİN TARİFİNE...

SALÇALI BİFTEK...



Ben herşeyi göz kararı yaptım.
Önce biftekleri çok az zeytinyağında arkalı önlü kızarttım.
Daha sonra üzerine biraz sıcak su ilave edip iyice pişmelerini sağladım.



Ayrı bir kapta 1 çorba kaşığı domates salçasını, 1 su bardağı kaynamış su ile ezip üzerine tuz, karabiber ve kekik ilave ettim.



Bu sosu, suyunu çekip iyice pişmiş olan bifteklerin üzerine ekledim.
İsterseniz bundan sonra da fırına verebilirsiniz. Hatta üzerine kaşar ilave edip, lezzetini ve aynı zamanda kalorisini daha da arttırabilirsiniz.
Tercih tamamen size kalmış! Yanında da karnıbahar ograten! Patates, pilav gibi değişik tercihler de gene size kalmış.

Afiyet Olsuuuunnn... :)

HARİKA BİR ÜÇLÜ... TULUM PEYNİRİ-KAVUN-FIRINDAN YENİ ÇIKMIŞ SICCCCAK PİDE



Geçen gün çok sevgili arkadaşım Suna'cığım bize harika bir hediye getirmiş, çoookk uzaklardan, Elazığ'dan. Elazığ'ın meşhur tulum peyniri. Küçükken yengeme her gittiğimizde bize kendi yaptığı çörek otlu tulum peynirinden çıkarır ve sıcak pideyle beraber ikram ederdi. İşte o yüzden tulum peyniri beni hep çocukluğumun o mis kokulu günlerine götürür. Tulum peynirini çok sevmemin nedeni de budur belki!



Neyse çok uzatmıyayım, peynirin geldiği gün evde yemek olmasına rağmen dayanamayıp, tulum peyniri-kavun ve fırından yeni çıkmış sıccccak sımsıcak pide üçlüsünü yemeyi tercih ettik eşimle. Lezzet bir harikaydı ve sıcak pideyi soğutmamak adına fotoğrafından da belli olduğu üzere ancak bitmeye yakın aklımıza gelebildi, görüntülemek.

Evet! Lezzet harikaydı ama hepsinden de önemlisi,
bütün lezzetlerden de harika olanı,
benim canım arkadaşımın, Suna'cığımın,
benim çok sevdiğimi hatırlayarak uzaaakk diyarlardan gelirken bizleri düşünmesiydi. Ben ve eşim, beni o eski günlerime götüren (ayrıca sayemizde çooookkkk ..... şeylere katlanan, onlar ne olduğunu iyi bilirler!) sevgili arkadaşım Suna'ya ve eşine buradan çoookkkk teşekkür ediyoruz! Ayrıca biricik kızlarını sevgili Sinemis'imizi koccamaaan öpüyoruz. İyi ki varsınız! İyi ki sizi tanımışız!

15 Ekim 2008 Çarşamba

Bir Dilim Kakaolu Keke Ne Dersiniz?



Merhabalar,

Biliyorum uzuuuuuuuuuunnnn bir süre oldu görüşmeyeli ama...
Bazen sizin de bildiğiniz gibi tüm blog sahiplerinin başına gelen rehavet veya vakit ayıramama olayı benim de başıma geldi. Dolayısıyla bu uzun aradan sonra sizlerle bir dilim (benim en çok sevdiğim kek türü olan) kakaolu kek ve yanında sizlerin sıcak dostluğu gibi sıcaaakkk sımsıcak bir çay iyi gider diye düşündüm. Şimdi gelelim, ölçülerini kendi kafama göre değiştirdiğim pratik kek tarifimizeeeee...

KAKAOLU KEK



-) 2 yumurta
-) 1,5 su bardağı şeker
-) 1 su bardağı süt
-) 3/4 su bardağı sıvıyağ
-) 2,75 su bardağı un
-) vanilya
-) kabartma tozu
-) 1,5-2 kaşık kakao

Tüm kekler gibi yapılıp, afiyetle yenilir. Afiyet, bal, şeker olsun... :)

23 Eylül 2008 Salı

KIIIIPPPPKIIIIRRRRRMIZIIIII ÇİLEK KOMPOSTOSU



Günaydııınnnn...

Bugün sizinle Adana yazının alaca sıcağında yapmış olduğum çilek kompostosunu paylaşmak istiyorum. Özellikle evde çürümeye yüz tutmuş çilekleriniz varsa ve çilek reçeli yapmak istemiyorsanız, onun yerine harika bir tad olan çilek kompostosunu deneyebilirsiniz. Ben önceleri çilekten komposto yapılabileceğini hiç düşünmemiştim ama sevgili adaşım Şebnem'in sayesinde denemeye karar verdim. Adaşıma burdan bir kez daha teşekkür ediyorum!..

Bir iki ufak ayrıntı dışında bu da diğer kompostolar gibi yapılıyor.

ÇİLEK KOMPOSTOSU NASIL YAPILIR?

Ben herşeyi göz kararı yaptım, ama muhteşem oldu.
Yani göz kararı (5-6 bardak mesela) suyu ve ağız tadınıza göre şekeri (1-2 bardak şeker mesela) kaynatıp, kaynayan suya çileklerinizi yıkayıp, (büyüklerse ikiye bölerek) atıyorsunuz. Çok az da beraber kaynatıp altını söndürüyorsunuz.
TAMAMDIR. İŞTE HEPSİ BU KADAR.
Çok basit değil mi?


YAZARIN TAVSİYESİ: Tadı ve özellikle KIPPPPKIRMIZIII RENGİ bir harika. Mutlaka denemeye değer...
Gerçi biraz vakitsiz bir tarif mevsimi gereği ama... :))

Birkaç ufak ipucu vermek istiyorum. Çilek kompostosunu yaparken diğer kompostolardan farklı olarak, su kaynadıktan sonra çilekleri çok az kaynatıyorsunuz. Hatta hiç kaynatmayabilirsiniz de. Çünkü çilekler çok kaynarlarsa dağılıp o güzelim görüntülerini kaybedebilirler. Çileklerinizin bu olaya maruz kalmasını istemezsiniz değil mi?

İkincisi de gene adaşımın tavsiyesi! Kompostonuzu birkaç dilim muz ile süsleyip servis yapabilirsiniz. Tadı çok güzel oluyormuş. Ben muz olmadığı için deneyememiştim. Ama muhteşem bir tad olduğuna eminim. Bir dahaki sefere mutlaka muzla deneyeceğim.

Bir de çilek kompostosunda benim en hoşuma giden şey REN-GİY-Dİ. Harika bir kırmızısı oluyor ve beyaz kaselerin içinde kıpkırmızı rengiyle sofranıza ayrı bir renk ve ahenk veriyor. Sanki sofraya daha bi canlı, daha bi neşeli oturuyorsunuz. İçiniz enerji doluyor sanki...
Üzgünüm size beyaz kaselerin içindeki o harika görüntüyü almamış olduğumdan sunamayacağım. Ama onun yerine çilekli masa örtümle çok harika bir uyum sağladığını düşündüğüm yukarıdaki fotoğrafı yayınlıyorum.

Hıımmm, bu arada rengi harika bir kırmızı olan bir başka komposto daha var ki şu anda tam mevsimi. KIRRRRRMIZI ERİK KOMPOSTOSU. İnşallah ileriki günlerde onu da paylaşırım sizlerle, ama bikaç gün önce yaptığım KIRRRRMIZIIII ERİK KOMPOSTOSU fotoğrafını cekemeden bittiiiiiiiiii...

17 Eylül 2008 Çarşamba

Sevgili Adaşıma Doğum Günü Pastası



Günaydııııııııııııııınnnnn..... :)))

Güzel bir gün geçirmek dileğiyle herkese günaydın, arkadaşlar...

Evvelki gün çooooook sevgili, biricik arkadaşım, adaşım, ŞEBNEMİM'in ağlayarak dünyaya gelişinin yıldönümüydü. Ağlayarak dünyaya geldin, hayatın boyunca HEP GÜLERSİN, İNŞALLAH!

İYİ Kİ VARSIN ŞEBNEMİM. İYİ Kİ DOĞMUŞSUN. İYİ Kİ SENİNLE TANIŞMIŞIZ. İYİ Kİ... İYİ Kİ... İYİ Kİ...
Ne güzel bir arkadaşınız sadece varlığıyla, sizin yanınızda(kalbinizde) oluşuyla size binlerce kez (İYİ Kİ) DEDİTTİREBİLİYORSA... Ne mutlu size. Yani bana ne mutlu ki sen VARSIN, BİRİCİK ARKADAŞIM, ADAŞIM.

Daha nice güzel,
Sağlıklı,
Mutlu,
Neşeli,
Sevdiğin kişilerle,
Sevdiğin işlerde,
Sevdiğin yerlerde,
Sevdiğin renklerde,
Sevdiğin melodiler eşliğinde,
Gönlünce gönlüne göre nice seneler geçirmen,
Hayatın boyunca nice (İYİ Kİ...'ler) diyebilmen ve
Beraber nice güzel seneler geçirebilmemiz dileğiyle...


İşte bu sevgili arkadaşım ŞEBO'ya benim deyimimle ŞEBOLOOOOM'a kendi ellerimle güzelll bir pasta yapmak istedim. Ama malesef bu aralar biraz rahatsızım diye çok oyalayıcı pastalar da yapamıyorum. (Bu zor bişey aslında hem bişeyler yapmak isteyip de hem de yapamamak, yapacak gücü kendinde bulamamak!) Ama o özel günü es geçmek veya sevgili adaşıma dışarıdan pasta almak istemediğim için ben de biraz kolayına kaçtım. Yani bazı arkadaşların deyimiyle uyduruk pasta yaptım. Bilmem adaşım tadını beğendi mi pastasının!.. :)


Şimdi tarife geçelim. Çok kolay ve çok özel bir pasta. :)
-) Önce markete gidip hazır keki alıyorsunuz. (He he heee, bu işin en zevkli yanıııı)

-) Kakao veya neskafe ile (isterseniz sütle, meyve suyuyla, hatta reçel suyuyla bile olabilir) keki ıslatıyorsunuz.

-) Üstüne istediğiniz bir pudingi yapıp döküyorsunuz.

-) Arasına muz, (isterseniz dövülmüş fındık, fıstık, çikolata parçaları işte ne isterseniz, evde ne varsa o anda, Allah ne verdiyse, kısacası Sevgili Doğumgünü Çocuğu'nun kısmetinde o yıl ne varsa)koyarak tekrar üstünü pudingle kapatıyorsunuz.

-) Veee en üstüne de içinizden ne geliyorsa, sevgili arkadaşınız için ne mesaj yazmak istiyorsanız onu yazarak, keyfinize göre süslüyorsunuz. (He he heee, bu da işin en zevkli yanııı)

(Kısacası bu işin her yanı zevkli, çünkü sevdiğiniz kişi için yapıyorsunuz!!!)
(Allah sağlık versin, hep yapalım, inşallah!)

Nice gönlünce yıllaraaaaaaaaaaaaaa, biricik arkadaşımmmm...
(O kendini biliyor!) :))

16 Eylül 2008 Salı

Yorgun İş Kadını Yemeği Kremalı Çorba veeeeeeee Kırlı Kızartması...

Merhabaaa,
Dün akşam iftar yemeğinde hem çok hafif, hem de yapması çok kolay, hem de bir o kadar da lezzetli olan Kırlı yemeğini yaptım. Çok sıkıştığınızda 5 dk.içinde hazırlayabileceğiniz çok basit ve pratik bir yemek. Adı sakın sizi yanıltmasın, öyle kızartmayla felan yakından uzaktan alakası yoktur. Bu sanırım Ege Yöresine ait bir yemek. Ben bu yemeği Aydın'lı çok yakın bir dostumuzdan öğrenmiştim, kulakları çınlasın, Allah sağlık versin, Nesrin Teyze'ciğim.

İsterseniz önce Çorba...



-) 3 kaşık un ve 3 kaşık yağı (ben tereyağı kullandım) kavuruyoruz.

-) Un kavrulunca üzerine 6 bardak su ekliyoruz.

-) O kaynayınca 1 bardak sütle 1 yumurtanın sarısını çırpıp onu da ekliyoruz. Biraz kaynayınca tuzunu koyuyoruz ve üstüne kırmızı toz biber yakıp COZZZZZZZZZZZ'latıyoruuuzzz. :) İşşşşşte bu kadar.

Gelelim Diğer Basit ve Lezzetli Yemeğimize...

KIRLI KIZARTMASI...



-) 4-5 adet patlıcanı hiç soymadan büyük büyük parmak şeklinde doğrayıp tencerenin dibine diziyoruz.

-) Üstüne biber (ben çarliston severim) büyük büyük doğruyoruz.

-) Onun da üstüne büyük büyük 4 parçaya böldüğümüz domatesleri doğruyoruz. İşte bu kadarrr.
-) 1 çay bardağı zeytinyağı ve biraz da tuz. Tamamdır. Yakın altını, kapatın kapağını kendi kendine pişsin. (Yerken üzerine isteğe göre sarımsaklı yoğurt dökebilirsiniz, daha lezzetli oluyor)
NOT: Hiç su koymanıza gerek yok, domatesin kendi suyu yetiyor, zaten.

Hmmmm... Afiyet Olsunnn...

(Mutfakta biri mi vaarrr... :)) )

10 Eylül 2008 Çarşamba

Merhabalar, Ben Geldim... :))

Merhaba Dostlar,

Uzun süredir yapmayı isteyip de o bahane, bu bahane bir türlü elimin değmediği blog açma isteğimi sonunda gerçekleştiriyorum. Umarım güzel ve keyifli vakit geçireceğimiz ve girdiğinizde çıkmak istemeyeceğiniz bir sitemiz daha olmuş olur. Burada daha çok, bana büyük keyif veren ve sıkıntılı zamanlarımda beni alıp başka diyarlara taşıyan pasta ve yemek yapımı konuları ağırlıklı olmak üzere her şeye yer vermeye çalışacağım. Bööööyle güzel bir yolun başlangıcında, hep birlikte bu yola devam etmek ve yol boyunca hep güzel şeyleri paylaşabilmek ümidiyle...